20 Aralık 2013 Cuma

Yolsuzluk operasyonu, bumerang etkisi ve Gezi

Öncelikle, yolsuzluk operasyonunun arkasında çeşitli iç ve dış bağlantılar olduğunu söyleyelim. Ancak bunlar hiçbir şekilde yolsuzluklara kör olmayı gerektirmez. Nasreddin Hoca'nın hikayesindeki gibi "Hırsızın hiç mi suçu yok?" diye sorarlar adama...

ABD güdümüne gir, BOP'a eşbaşkan ol, Suriye'yi bölmeye çalış, El Nusra'yı büyüt-besle binlerce insanı katletsinler... Sonra ABD, Suriye'de çuvalladığından dolayı Ortadoğu'daki politikalarını değiştirmek zorunda kaldığı için senden vazgeçip yolsuzluklarını ortaya dökünce meydanlara çıkıp ağla, biz de yolsuzluklarını görmezden gelelim. Hadi ya?

Yıllardır o kolkola girdiğiniz CIA-Cemaat ile yaşattığınız acıları unutacağımızı mı sanıyorsunuz?

Bumerang etkisi diyorum ben buna.

Bumerang dönünce ilkesizler kendileri ile öyle bir çelişmeye başladı ki, artık yüzlerine bakarken midem bulanıyor!

Arınç çıkmış açıklama yapıyor, "Gel denildiğinde gelebilecek insanların sabahın 5'inde evlerine baskınlar yapılarak operasyonları başlatıyorsunuz... Peşin hükümle karar vermek, basına ve internet medyasına servislerle siyaset yapmak muhalefete yakışmaz" diyor.
Hüseyin Çelik ise "Masumiyet karinesinin gözardı edilmemeli" diyor.
Başbakan ne diyor? "Kirli bir operasyon söz konusu", "Devlet içinde oluşmuş çeteler var"

Komutanlar, aydınlar, gazeteciler, akdemisyenler Ergenekon ve Balyoz operasyonlarında içeri nasıl alındı unuttuk mu sandınız?

Onların masumiyet karinesi yok muydu?

Onlar gel deyince gelmiyor muydu?

Onlarla ilgili tüm iddialar hatta ispatlı iftiralar gazetelerde boy boy çıkarken neden sesiniz çıkmadı?

Zamanında her türlü imkanı sağladığınız, özel yetkilerle donattığınız, altına makam arabası çektiğiniz savcılar bugün size dokununca kötü oldu öyle mi?

Bugün çetecilikle suçladığınız savcı ve polisler Ergenekon, Balyoz, Oda TV gibi davalarda başınızın tacıydı, vatanseverdi, kahramandı. Bütün davalarını savundunuz... Şimdi sıra size "kirli operasyon yürütüyor" oldular he mi?

Önümüzdeki dönemde Erdoğan, -söylem olarak- en devrimciden daha devrimci, en antiemperyalistten daha antiemperyalist olursa şaşırmayın.

Kılıç kınından, ok yaydan çıkmıştır. Bu saatten sonra Erdoğan kendisine o koltuğu hediye edenlere boyun eğip koltuğu terk etmediği sürece Çin işkencesine maruz kalacaktır. Tasfiyeler, davayı durdurma çabaları falan hikaye. Devletin her yerine kendi eli ile sızdırdığı Cemaat militanları, Erdoğan'ın sonunu getirecektir. Yıllardır vatanseverlerle beslediği canavar, artık kendisini de yiyecektir.

Suriye'de El Kaide teröristleri tarafından katledilen insanların, tecavüz edilen kadınların, Reyhanlı'da, Gezi'de öldürülen, Van'da bu soğukta evsiz kalan çocukların ahı bu hükümetin burnundan fitil fitil gelecek...

AKP kendi ilkesizliği ile rezilliğe batmışken CHP de yıllardır sorguladığı-eleştirdiği Cemaat savcılarını savunacak noktaya gelmiş, neredeyse kahraman ilan edecek. Üzgünüm ama aynı bokun lacivertisiniz.

SONUÇ:
1. Ergenekon, Balyoz gibi davalar çökmüştür, yeniden yargılamalar bağımsız mahkemeler tarafından yapılmalıdır.
2. Türk halkı, bu iki güdümlü çeteden de kurtulmak zorundadır. AKP de Cemaat de milli güvenlik sorunudur!


GEZİ İLE BAĞ KURMA ÇABASI

Hala Gezi olayları ile bugünkü operasyonlar arasında bağlantı kuranlar var. Bugün yaşananların Gezi ile tek bağlantısı, Gezi'nin bu ittifakın çatlamasında öncülük etmesidir. Bizi, Cemaatle aranızı bozmakla suçlayacaksanız, buyrun suçlayın.

Gezi olaylarını da bu operasyonda parmağı olan aynı "odaklar" kullanmak için çaba sarfetti, bunu biz o zamanlar da yazdık zaten. Yabancı basının bu denli bu olayın üzerine düşmesinin elbette bir amacı vardı. Ama büyük ölçüde kullanamadılar. Daha doğrusu "şekillendiremediler". Bu tarz eylemlerde "piyonlaştırılan" kitlelerin eylemleri büyük destekler görür, önleri açılır. Ukrayna'ya bakarsanız bugün ne demek istediğimi anlarsınız.

Gezi eylemleri, yaratmış olduğu komün yapı/aydınlanma hareketi ile ne "dış mihrakların" ne "sermaye odaklarının" ne de "cemaatin" işine gelmedi. Çünkü tüm sınıf farklarının ortadan kalktığı, tüm sorunların "insan" odaklı çözüldüğü bir ruhtu o. Bu o ağzınızdan düşürmediğiniz "dış mihrakların" hiç işine gelmez. Çünkü onlar ayrılıklardan, bölünmelerden, kavgalardan ve kandan beslenir.
Ancak o günlerde polis şiddetini körükleyen, çevik kuvvet araçlarına girip polislere telkinde bulunan "ağabeyler" vardı. Onlara destek çıkan hükümet ve sizlerdiniz... Cemaatin tuzağına düştünüz.

Açın bakalım, bugün gırtlak gırtlağa geldiğiniz cemaat medyası o günlerde Gezi eylemleri için neler demiş? Fethullah Gülen eylemciler için "nesebi gayr-i sahih'' dememiş miydi mesela? Yani "piç" demişti. Bir yandan da Başbakanınız "marjinal örgüt" diyordu. Kolkola girmiştiniz ne güzel. "Polisimizi yedirmeyiz" diyordunuz, "Polisimiz destan yazdı" diyordunuz, profil fotoğraflarınıza Emniyet amblemleri koyuyordunuz...

Şimdi birbirinizi yiyorsunuz ve bu kavganıza bizi alet etmeye çalışıyorsunuz.
Bir diğer tarafta da Kılıçdaroğlu, Gezi eylemleri üzerinden nemalanıp CHP'yi ABD güdümüne sokmaya çalışıyor.

Yemezler beyler, boşuna çırpınmayın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder