manipülasyon etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
manipülasyon etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

13 Şubat 2014 Perşembe

Kabataş yalanı ve muhafazakar insan tipolojisi

Gezi olaylarında güç kaybeden Erdoğan'ın en büyük manipülasyon malzemesi "Kabataş olayı" olmuştu malumunuz.

Kolay değildi. Bir ülkenin Başbakan'ı meydanlarda bağırıp çağırıyor, "Bir yakınıma başörtülü olduğu için Kabataş'ta saldırdılar" diyordu.

Adeta iç savaş provası!

Neyse ki o çok güvendiği radikal kitlesi Erdoğan'a uyup evlerinden çıkmamıştı.

Daha sonra gazeteci türevleri ortaya çıkıp, malum kadınla röportajlar yapıp, manipülasyona ortak olmuşlardı. Öyle ki, "Görüntüleri izledim" diyenler bile vardı...

Bir kaç örnek verelim, hafızalar tazelensin:

Elif Çakır:


Hilal Kaplan:

"Gezi süreci boyunca, pek çok başörtülü kadının taciz edilmiş hatta saldırıya uğramış olması, gözlerin nedense başı açık kadın yazarlara çevrilmesine sebep oldu.

Tamam, belki kadınlık üzerinden ortaklaşmamız daha mümkün. Ve evet, başörtülü kadınları bir ay boyunca evlerine hapseden ruh halini sadece demokrasi söylevleriyle gözardı edenler oldu. Ancak ben yine de bu durum karşısında sadece başı açık kadın yazarların sigaya çekilmesini haksız buluyorum. Üstelik içlerinde, elli yıldır süren başörtüsü yasağına karşı ilk defa bu dönemde bildiri yazıp imzaya açanlar bile var. Neticede bunun takdir edilmesi lazım.

Peki, 'bağzı' erkek yazarlar ne yaptı? Sadece Kabataş'ta, bebeğiyle beraber saldırıya uğrayan Zehra Develioğlu'nun durumu üzerinden baktığımızda bile karşılaştığımız manzara feci.

Mesela en vicdanlı, pek muhalif solcu bir bıyıklı, yazdığı bir yazıda 'türbanlı kadının dövülüp üzerine işenmesi gibi hâlâ kanıtlanmamış, dolayısıyla açıkça yalan ve iftira olan argümanların…' diyebildi..."

Nihal Bengisu Karaca:


Alıntılar yaptığım 3 isim de başörtülü gazeteciler; kendilerine göre dindarlar da... "Müslüman kadınları" temsil ettiklerine inanıyorlar. Fakat nasıl oluyorsa liberal müslüman bunlar. Eşitlik, adalet, hak, emek, ekmek. Bunlara değinen bir satır yazıları yok. Merdiven altlarında sigortasız çalıştırılan on binlerce başörtülü kardeşleri ile ilgili bir cümle kurmadılar bugüne kadar. Anadolu'da tarlalarda, Karadeniz'de çay bahçelerinde alın teri ile üç kuruş para kazanmaya çalışan ama emeğinin karşılığını asla alamayan başörtülü kardeşleri/teyzeleri hiç umurlarında olmadı bunların.

Hem de başörtüleri sayesinde gazetecilik yapan isimler bunlar. Aylık maaşları da 20 bin civarında...

Müslümanlıkları "Başbakan'ımızı yedirmeyiz"de kaldı. Ama çiftçiyi, işçiyi, emekçiyi hep yedirdiler.



5 dakikadan fazla dinlemek de mümkün değil bunları. Çünkü bilgi de yok, zeka kırıntısı da... Ama ne var? Başörtüsü! Ne var? Din istismarı!

Bu akşam Kanal D haber ilgili görüntüleri yayınladı.


Yalanı tescillendi Sn. Başbakan'ın... Bir kez daha yalancı olduğu ispatlandı.

Manipülasyona "odun taşıyan" gazeteciler günah çıkarıyor şimdi; yerseniz buyrun:


Başbakan'ın yalanlarını da geçtim.

Savcıya gidip ifade veren, gazetelerle röportaj yapan o kadın ne tür bir yaratık?

Bir insan hangi ideoloji için, hangi çıkar için "Üzeri çıplak 80-100 kişi bana saldırdı... Tayyip'in orospusu dedi... 3-4 kişi üzerime işedi." yalanını söyler?

Orospu yapmaz bunu!

Sonra da internet yasağına baş kaldıranlara "pornocu" diyorlar. Asıl pornocu bu hikayeyi uydurup Türk halkına anlatanlardır.

Bu insan türü, 1950'de başlayan, Özal döneminde kademe atlayan, Erdoğan döneminde şaha kalkan siyasal İslam'ın yarattığı muhafazakarlık adı altına sığdırabileceğimiz, benim bazen "namaz-oruç müslümanı" dediğim tiplerdir.

Bu tipler çıkarları söz konusu olunca dini unutur, bazen de çıkarlarına alet eder. Konu namaz-oruç-hac olunca da bu ibadetleri yaşamayanlara saldırgan tavır sergilerler.

Müslümanlığın temeli insan olmaktır. 60 yıllık sağ siyasetin ürettiği insan tipi, Mevlana'dan Yunus Emre'den, Hacı Bektaş'tan kopmuştur. Yani insanlığını bir kenara bırakmıştır. Tıpkı dillerinden düşmeyen o Kur'an gibi, insanlıklarını da rafa kaldırmışlardır.

Fakat görüyorsunuz, çöküyor bu sistem. Can çekişiyorlar adeta.

Artık çok net söyleyelim; Siyasal İslam bu milletin ayaklarının altında ezilecek!