29 Haziran 2013 Cumartesi

Lice olayları AKP-PKK kavgası mı? / Büyük Oyun mu?

Bugün Lice'de yaşananları anlayabilmek çok kolay değil fakat sorunun en temelinde Erdoğan'ın her konuda büyük vaatlerde bulunup, toplumda beklentiler yaratıp daha sonra beklentileri karşılayamamasının yarattığı patlama yatmaktadır.

Kesin olan bir şey var ki, artık "halkların kardeşliği" düsturu ile Amerikancı iktidarları ve Amerikanın piyon örgütlerini yıkmanın vakti gelmiştir. Kürt halkını kucaklamamız, AKP ve PKK'yı en acilinden defetmemiz gerekiyor.

Oturup analiz yapmanın çok zor olduğu bir süreç. Çünkü bir tarafta AKP diğer tarafta PKK var ve iki tarafa da güvenimiz yok. Son günlerde yaşanan ilginç gelişmeler ise beni inanılmaz bir şekilde işkillendirdi. Gayet kol kola girmiş AKPKK gitti, AKP'ye zorluk çıkarmayan PKK gitti, yerine sokaklara kendi sözde polisini çıkaran adeta provoke eden bir PKK geldi. Aynısı AKP için de geçerli.
"Demokratik hak vericez, şöyle yapıcaz böyle yapıcaz" diyen AKP gitti, PKK-BDP'nin çözüm sürecinin işleyişi için istediği yüzde 10 seçim barajının kalkması, anadilde eğitim gibi en basit talepleri bile elinin tersiyle iten Erdoğan geldi.

Bunlar normal değil beyler. Asıl BÜYÜK OYUN burada!

Benim aklıma 3 seçenek geliyor. Bunlar;

  1. Erdoğan'ın büyük vaatleri karşısında hiçbir şey alamadığı için kullanıldığını düşünen Kürt hareketi, AKP'den seçim öncesi bir şeyler koparmak istiyor, Erdoğan ise vereceği en ufak tavizde büyük oy kayıpları yaşayacağını bildiği için bunu reddediyor. 
  2. Erdoğan ipleri kopardı, "Ya ben kazanırım ya hepimiz kaybederiz" dedi 
  3. AKP-PKK pazarlığı ile Gezi ile başlayan halk hareketi PKK ile yan yana gösterilip, Erdoğan "tek vatansever lider" konumuna getirilmeye çalışılıyor. Bu gerçekleşirse MHP dibe çöker, Erdoğan dinci/milliyetçi oyların neredeyse hepsini alır ve o istediği "Başkanlık Sistemi'ne" de kavuşabilir!

Bu üçünden biri de olabilir, bambaşka bir şey de olabilir. Ciddi anlamda analiz yapmanın çok zor olduğu bir süreç. Bunun için şimdilik yanlış yönlendirmek yerine, son bir ayda bu sürece nasıl gelindi, neler söylendi, neler yapıldı bunları görmenizi istiyorum.

Aklıma ilk gelen konulardan tarih tarih derleme yaptım, çözümlemenizi bunları değerlendirerek yapın. Aklıma gelenleri de daha sonra ekleyeceğim...

GEZİ PARKI OLAYLARI SONRASI ERDOĞAN VE PKK'NIN TAVRI

1-18 Haziran 2013: Erdoğan Gezi Parkı eylemcilerine yüklenirken alakasız bir şekilde PKK ve Öcalan'dan bahsetmeye, sanki PKK'lılarla görüşen o değilmiş gibi konuşmaya, Gezi eylemcilerini PKK ile kolkola göstermeye çalıştı. Bir yandan da hem Erdoğan hem de bir kısım gazeteciler "eylemler çözüm sürecine zarar vermek için yapıldı" dedi.
14 Haziran 2013: Erdoğan "Suriye'de mezhep savaşı çıkartmak istiyorlar.." Bir kaç dakika sonra... "Reyhanlı'da 53 SÜNNİ vatandaşımız şehit edildi" dedi.
18 Haziran 2013: BDP'li Selahattin Demirtaş: "Öcalan ile müzakere yürüteceksin, çıkıp kürsüden de terörist başı, bölücü başı diyeceksin. Sen neyin başısın? Bu dil, bu üslup barış getirebilir mi?" dedi.
19 Haziran 2013: PKK'lı Karayılan “Devlet süreci sabote etmek için elinden ne geliyorsa yapıyor. Savaşa hazırlanıyor” dedi.
19 Haziran 2013: Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin BDP'lilerle görüştü. Sürecin 2. aşamasına geçildiği ifade edildi. BDP'liler 25 maddelik "demokrasi paketinin" devreye sokulmasını talep etti, hükümet yetkilileri ise "PKK'nın çekilmesinin hızlandırılmasını" istedi. Demirtaş toplantı sonrası Öcalan fotoğrafı önünde toplantının olumlu geçmediğinin sinyallerini verdi.
21 Haziran 2013: Erdoğan "ALEVİ kardeşlerimize ve vatandaşlarıma samimiyetle sesleniyorum. Bu oyunlara, tuzaklara, tahriklere karşı dikkatli olun. Huzurumuzu, huzurunuzu, istikrarı, güven ortamını bozacak, kardeşliğimizi zedeleyecek ortamlara karşı dikkatli olun" dedi.
22 Haziran 2013: Van'da askeri helikoptere PKK'lılar tarafından ateş açıldı.
25 Haziran 2013: Erdoğan: "Bu gösterilerde ALEVİ vatandaşlarımızın da kitlesel olarak yer aldığını maalesef gördük."
25 Haziran 2013: Şırnak sokaklarında PKK'nın sözde "polis gücü" devreye girdi, PKK'lılar otomobilleri çevirip kimlik kontrolü yaptı.
25 Haziran 2013: "Acaba bitecek mi?" denilen AB-Türkiye görüşmeleri, ne hikmetse normalleşmeye başladı; 22. fasıl açıldı. DİKKAT: 22. fasıl, PKK'nın da talebi olan Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı'nı da kapsıyor.
25 Haziran 2013: Erdoğan-Obama arasında bir saatlik telefon görüşmesi gerçekleşti.
25 Haziran 2013: PKK'lı Karayılan "barış sürecinin 3. aşaması ile birlikte Öcalan serbest kalacak, konfederalizm istiyoruz" dedi.
26 Haziran 2013: Ricciardone, Diyarbakır'ı ziyaret etti. "Şimdi -burası- çok sakin ama inşallah 'barış' çok derin köklerini bulacaktır... Diyarbakır terörizm için pardon turizm için merkez olabilir." dedi. (Dili sürçtü?)
26 Haziran 2013: PKK'nın sözde polis gücüne yönelik operasyon düzenlendi.
26 Haziran 2013: Erdoğan, "Akil İnsanlar"la buluştu, hazırladıkları raporu konuştular. 4 "akil" toplantıya katılmadı, katılanlar da memnun ayrılmadı. Toplantıda Erdoğan'ın raporda yer alan en hafif talepler arasında bulunan "Yüzde 10 seçim barajının kaldırılması" ve "anadilde eğitime" dahi karşı çıktığı iddia edildi.
27 Haziran 2013: Erdoğan'dan haber alınamıyor.
27-28 Haziran 2013: BDP Parti Meclisi ve Merkez Yürütme Kurulu toplantıları gerçekleşti; BDP meydanlara inme kararı aldı!
28 Haziran 2013: Erdoğan ve Gül'den haber alınamıyor, ikisi de Cuma'ya gitmedi.
28 Haziran 2013: Lice'de inşa edilen karakolu protesto eden grupla Jandarma arasında çatışma çıktı. Kimileri protestocu grubun tamamen demokratik bir tepki gösterdiğini iddia etti, kimi de karakola molotofla saldırdıklarını, karakolu basmaya çalıştıklarını iddia etti. 1 vatandaş hayatını kaybetti, 10 civarı yaralı var.
28 Haziran 2013: Diyarbakır Lice Kaymakamı Özer Özbek: “Sabah silahlı kişilerin protestocu grup arasında olacağı istihbaratı alındı. Kalekolu basıp işçilerin çadırını yaktılar Özel harekat havaya ateş açtı. Asla bir hedef alma durumu yok. Vurma varsa eğer kendilerini de vurmuş olabilirler” dedi.
28 Haziran 2013: AKP Genel Başkan Yrd. Hüseyin Çelik: "Kan akmıyor. Anladığım kadarıyla bu birilerini rahatsız ediyor. Birileri tekrar devreye girdi. Sosyal medyada Gezi parkı olayının Kürt versiyonu yaratılmaya çalışılıyor. Ben hayatını kaybeden vatandaşımıza Allah'tan rahmet diliyorum. Oradan bir Liceli beni aradı. Pkk'lı olduğunu söyleyen bir grup köylüleri karakol inşaatını protestoya zorladılar. Eylem şantiye çadırlarının yakılmasına molotof atılmasına döndü. 1 vatandaşımız öldü 9 kadar da yaralı var. Elbette bu olaylar hepimizi üzüyor. Bu olay meydana geldikten sonra pusuda bekleyenler, bu meseleyi Gezi Parkı'nın Kürt versiyonuna dönüştürmeye çalşıyor. "
28 Haziran 2013: BDP'li Gülten Kışanak: Tek amacı karakol inşaatını protesto etmek olan bir halkın üzerine ateş açılmış olması resmen bir katliam girişimidir. Halkımız sağduyusunu korumalı ve provokasyonlara gelmemelidir. Ancak şu da bilinmelidir ki bu alçakça saldırının hesabı sorulacaktır.
28 Haziran 2013: Erdoğan'ın TV'lerde yayınlanan "Ulusa Sesleniş" konuşmasında "Eylemciler büyük bir oyunun parçası oldular" dedi ve ekledi: "Çözüm Süreci de, bu tertiplerden etkilenmemiş, milletimizin sağduyusu sayesinde, kardeşliğimiz güç kazanmaya devam etmiştir."

Karşılıklı restleşmeler, çok masum gelmiyor bana. Gezi eylemlerinde devletin ve medyanın tavrının bir benzerinin yaşandığını görenlerden bazıları, Lice'ye "diren" çağrısında bulunuyor. Ancak bu önümüze kurulan tuzak olabilir. Plan bu olabilir yani. Gezi direnişi sonrası ABD ve AB'nin üstü kapalı tehditleri ile karşı karşıya kalan Erdoğan, bir anda iki tarafla da eski günlerine döndü. Karşılıklı restler ve jestlerin peşpeşe gelmesi benim midemi bulandırıyor. Ne olup bittiğini birkaç gün sonra Erdoğan'ın tavırlarından ve konuşmalarından daha net anlayacağız. O zamana kadar, sakinliğimizi koruyalım, tuzaklara düşmeyelim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder