26 Mayıs 2013 Pazar

İslam'ın sosyal yönü / Siyasal İslamcıların ikiyüzlülüğü

Uzun zamandır değinmek istediğim konu vardı ama sürekli gündemde farklı konular olduğu için fırsat bulup da kaleme alamıyordum. En nihayetinde bir boşluk buldum ve şimdi fikirlerimi sizlerle paylaşacağım.

Son dönemde İslam'ı ve İslami değerleri farklı dallara ayırmış bulunduk. İslamcı, dinci, sosyal İslam, abdestli kapitalizm vb. Belki dini açıdan çok da doğru değil bu söylemlerimiz, bilemiyorum. Ancak konuları anlatmak için bu tanımlamaları yapmak zorundayız. Çünkü eleştirdiğimiz kesimlerin referansı İslam. Ben de bu yazımda bu tarz tanımlamalara gideceğim, önyargıyla yaklaşıp rahatsız olacaksanız kusura bakmayın ama bu yazıyı o-ku-ma-yın.

Giriş bölümü biraz uzun olacak, dileyen orayı atlayabilir ama konuyu tam olarak anlayabilmek için okumanızı tavsiye ediyorum.


DİN SADECE 'KLASİK İBADET' DEĞİL (GİRİŞ BÖLÜMÜ)

Önceden söylediğimiz bir söz vardı; "Türkiye, İslam'ın en güzel ve en temiz yaşandığı yer" diye. Evet, bir bakıma bu doğruydu, ta ki AKP iktidarına kadar. Türkiye, refaransı din olan bir çok iktidar gördü ama hiçbir zaman referansı İslam olup da bu kadar İslam'la uzaktan-yakından alakası olan bir başka iktidar görmedi.

Marx'ın "Din toplumların afyonudur" sözünün doğruluğu bugünün Türkiye'sinde ispatlanmıştır. İçinizden kızanlar olacaktır muhtemelen ama hemen ağzındaki köpükleri silip yazıyı sonuna kadar okursa haklı olduğumu görecek.

Sosyolojik açıdan okumayan toplumların geri kalıyor olduğu gerçeği bir kenara dursun, toplum olarak din konusundaki en büyük kaynağımızın Kur'an değil de hacılar-hocalar olması, toplumun yaşam tarzını ve tüm kimliğini değiştiriyor.

Eğer İslam'dan bahsediyorsak, temel kaynağımızın Kur'an olması gerekli. Kronolojik olarak ilerlersek de Allah'ın ilk emrinin "oku" olduğunu bilmemiz gerekiyor. Çünkü okumadan Allah'ın size neyi emrettiğini bilmeniz mümkün değil. Peki size bir soru: "Kur'an'ı anlayarak okuyun" diyen kaç cemaat lideri gördünüz? Belki nadiren bir iki söylemine denk gelmişsinizdir. Ama genel olarak Kur'an, sanki bir kaç kişiye indirilmiş ve onlar bize bunu anlatmakla görevlendirilmiş insanlarmış gibi bir durum söz konusu. "Ben bilirim, ben anlarım, ben anlatırım siz de benim anlattıklarımı anlarsınız" yaklaşımı ile "hocalık" yapıyorlar.

Bir söz var ya, "Namaz dinin direğidir" diye. Ben bunu değiştiriyorum, dinin direği OKUMAKTIR.

Bir ülkenin emperyalizmle olan ilişkisini ölçmek için o ülkenin terör örgütleri ile olan ilişkilerine bakarsınız.  Bir müslümanın da ne kadar müslüman olduğuna para ile olan ilişkisini göz önünde bulundurarak ölçebilirsiniz.

İslam her ne kadar metadan uzak bir din olsa da, bir o kadar da insan ilişkilerini düzenleyen dindir. Çünkü Allah bizleri sadece ona "ibadet" edelim diye yaratsaydı, dünyaya göndermez, melekler gibi sadece ibadetle yükümlü kılardı. Eğer dünyaya gönderilmişsek, tüm canlılarla aramızdaki ilişkileri de göz önünde bulundurmamız gerekiyor. Din, yaşamın her alanını düzenler/kapsar.

Burada, "İslam'ın 5 şartı" masalını yıkmak gerekiyor. Bu tarz "emirleşmiş/kutsallaşmış" kalıplar, nereden ve nasıl dine girdi tam olarak bilemiyorum. Namaz dinin direğidir sözünden sonra, "İslam'ın 5 şartı"nı da değiştiriyorum. İslam'ın şartları tüm Kur'an'dır. Kelime-i şahadet getirip, namaz kılıp, oruç tutup, zekat verip, hacca giderek İslam'ın tüm şartlarını yerine getirdiğinizi düşünüyorsanız yanılıyorsunuz.

Biz İslam'ı öğrenmedik, bize hep birileri İslam'ı anlattı. Problem burada başladı. Dünyanın yarısına hükmetmiş Osmanlı Devleti, Kur'an'ı çevirmekten aciz kaldı. Neden? Bugün bir kesim insanın din düşmanı gördüğü Mustafa Kemal Atatürk'ün başardığını neden hiçbir Padişah yapmadı ya da yapamadı?

İslam büyükleri ve onların söylemleri konusunda da hep tek taraflı ve kısır bilgilerle doldurulduk. Misal, Türk halkının çoğu Hanefi mezhebindendir ve bundan övünç duyarlar. Peki Ebu Hanefi hakkında ne bilirler?

Size bilmediğiniz bir şey söyleyeyim; İmam'ı Azam'a göre çeviri ile namaz kılmak mümkün. Yani namazda Fatiha suresini Türkçe olarak okuyabilirsiniz. Bunun artıları şunlar: Allah'a en yakın olduğunuz namaz sırasında Allah'a ne söylediğinizi bilirsiniz+bilmediğiniz dilde okurken telaffuz hatalarına düşmezsiniz+ne söylediğinizi bildiğiniz için namaza daha çok konsantre olursunuz.

Mesela, Maun suresini her gün Türkçe okuduğunuzu düşünsenize...

1. Gördün mü o, dini yalan sayanı?
2. İşte odur yetimi itip kakan;
3. Yoksulu doyurmayı özendirmez o.
4. Vay haline o namaz kılanların ki,
5. Namazlarından gaflet içindedir onlar!
6. Riyaya sapandır onlar/gösteriş yaparlar.
7. Ve onlar, kamu hakkına/yardıma/zekâta/iyiliğe engel olurlar.

"Namaz kılanın vay haline" diyen bir sure... Çünkü namaz kılıp da yetime kötü davranan, yardım etmeyen, yoksulu doyurmayan, kamu hakkına göz koyanların ne denli yanlış yolda olduğunu vurguluyor.

Bu sure namaz suresidir, namaz kılanlar da sıkça okur. Çevrenizde varsa, gidin anlamını sorun bakalım biliyor mu? Bilmez. Çünkü bilmesine gerek görmemiş hocaları, efendileri...


SİYASAL İSLAM: KAPİTALİZM ve EMPERYALİZM'İN YENİ SİLAHI

İslam tarihinden bihaber olarak yetiştirilen müslümanlar olduğumuzdan, İslam'ın temel felsefesi olan başkaldırı/isyan ne yazık ki muktedir İslamcılar tarafından bastırılmıştır. Hatta bozgunculuk olarak gösterilmiş, ve İslam ile isyan asla yan yana gelemeyen iki olgu haline getirilmiştir.

Dincilerin, hakkını arayan sosyalistlere/devrimcilere kötü gözle bakmasının sebebi de budur. Halbuki, sokaklara ilk olarak dindarların çıkması gerekiyor. Unutmayın, en büyük devrimci Hz. Muhammed'di.

İslam'ı ilk kabul eden sahabilerden biri olan Ebuzer'in bir sözü var: "Aç sabahladığı halde, kılıcını çekip sokağa fırlamayanın aklına şaşarım."

Bunun için her zaman gururla söylediğim bir söz var. İslam aklı/ibadet şekli açısından Sünni, ruhen Aleviyim. Çünkü bu ikisinin birleşimi bana göre Kur'an'da geçen saf İslam dinidir. Çünkü İslam'da biat olmaz, sorgulama olur. Boyun eğme olmaz, baş kaldırı olur. Zengin/fakir uçurumu olmaz, eşitlik olur. Bugün her ne kadar siyasi ideolojiler İslam'a uzak olsa da; sosyalizm, İslam'a en yakın siyasi ideolojidir. Uzağın yakını diyebiliriz...

Siyasal İslam, Türkiye kadar hiçbir ülkede etkin değil. Çünkü hiçbir ülke Türkiye kadar kritik değil. 20 YY'ın en büyük olayı Türk devrimiydi 21. YY'ın en büyük olayı da Türkiye'nin duruşu ile şekillenecek ve ne yazık ki bugünkü Siyasal İslamcı iktidar, 21 YY'da Türkiye'nin ve Ortadoğu'nun sonunu getirecek hamleler yapıyor ve halk eleştirmekten bile kaçınıyor.

AKP iktidarının gözünü öyle bir kan bürümüş ki, Amerika'daki Neocon denilen silah tüccarı, kana aç vampirler bile Erdoğan'dan daha az savaş çığırtkanlığı yapıyor durumunda şu an. Neyse ki 11 yıllık AKP iktidarında ilk kez hükümet kendi destekçilerini bile Suriye konusunda arkasına alabilmiş değil. Erdoğan bu konuyu ölüm kalım meselesi yaptı, bu yüzden bu kadar sert çıkışlar yapıyor Esad'a karşı. Sadece Suriye'den gelecek paranın kokusu mu yoksa Irak'taki başarısızlığı (1 Mart tezkeresi) affettirme hamlesi mi bu kadar saldırgan yaptı Erdoğan'ı emin değilim. Emin olduğum tek bir şey var, halkı müslüman olan ve müslümanlıktan dem vuran bir iktidara sahip Türkiye, şu an emperyal devletlerin silahı olmuştur hatta "kraldan çok kralcı" durumundadır.

Erdoğan, kendisine sunulan ütopyaya kapılmış durumda. Yeni Osmanlıcılık oynuyor. Terör örgütlerine destek mesajları veriyor ve hatta sanki liderleriymiş gibi cesurca konuşuyor.

Erdoğan'ın PKK ile birlikte girmiş olduğu sürecin geleceği de Suriye meselesine bağlı. Eğer Suriye'de Esad rejimi düşmezse, yani bölünme gerçekleşmezse Irak'taki gibi bir Kürt federe devleti asla kurulamaz. Bu da "çözüm(?)" sürecinde verilen sözlerin boşa çıkması anlamına gelir. PKK boşuna çekilmiyor yani, Irak'tan sonra Suriye'de de bir devlet istiyor ve bu planın son aşaması olarak Öcalan çıkartıldığında yeni devletin kurulmasını planlıyor.

Her neyse...

Kanlı saldırıdan tam 14 gün sonra Reyhanlı'ya gitti Erdoğan.
Taziye ziyareti, mini-miting haline dönüştürüldü.
Çevre illerden otobüslerle partizan taşındı.
Acı dindirmeye/paylaşmaya değil, akıl vermeye gitmiş beyefendi. Reyhanlılara akıl verdi, "Suriyelilere kötü davranmayın" dercesine...
Son olarak da Kur'an referansı ile mesaj gönderdi yoldaşlarına, Suriyeli muhaliflere(!):
"Nasrun minallâhi ve fethun karîb" yani "Allah'ın yardımı ve fethi yakındır" SAFF suresi, 13. ayeti.

Biliyorsunuz bir Jandarma er, Reyhanlı saldırısı ile ilgili resmi belgeleri Redhack'e göndermişti geçtiğimiz gün. Belgelere göre saldırının failleri El Nusra'ydı. Yani Erdoğan'ın bugün Allah'ın yardımı ve fethi yakındır mesajı verdiği teröristler.

Bu nasıl bir vicdansızlıktır, bu nasıl bir ahlaksızlıktır anlamak mümkün değil.

51 kişi sizin Amerikancık politikalarınız yüzünden hayatını kaybediyor ve siz olay yerine 14 gün sonra gidip orada anasını, babasını, çocuğunu kaybeden insanların katillerine Allah kelamı ile övgü cümleler kuruyorsunuz.

İşte bu zihniyete ABDestli Kapitalizm diyoruz. Siyasal İslam diyoruz. Dindar değil, dinci diyoruz.


MÜSLÜMANIN PARAYLA İLİŞKİSİ

Geldik asıl meseleye.

Muhafazakar kesimin en büyük zaafı para ve kadın. Bu yüzden paraya da kadına da doymuyorlar. Bakmayın öyle her konuşmalarında ayetlerden hadislerden alıntılar yaptıklarına. Bir insan herhangi bir konuda aşırıya kaçıyorsa bilin ki onun sakladığı bir şeyler vardır.

Fazla mı dinden bahsediyor? Yalancıdır.
Dinden bahsederken sürekli ağlıyor mu? Yalancıdır.
Sürekli insan haklarından mı bahsediyor? Yalancıdır.
Özgürlük ağzından düşmüyor mu? Yalancıdır.
Alakalı-alakasız her yerde laiklikten mi dev vuruyor? Yalancıdır.

Örnekler her konuda artırılabilir.

Ama hepsinden acısı, Allah'tan kitaptan bahsedenlerin parayla olan ilişkileridir. Çünkü insanların arasındaki para ilişkisi bana göre İslam'ın yaşam alanındaki en değerli kurallarını barındırır. Çünkü işin içine kul hakkı giriyor. Kul hakkı da İslam'a göre 'Allah'ın karışmadığı' tek günahtır. Adaletin en uç noktasıdır. Bu yüzden İslam sadece ibadet değil diyorum.

Zekat 40'ta 1'dir zihniyetini aşıladılar müslüman toplumlara. YALAN. Çok açık söylüyorum, yalan arkadaşlar. İslam'a göre mal bireyin değildir, yaratıcınındır. Mülkiyet haramdır. Yaratıcının dünyadaki malı da tüm insanlığındır. Bu yüzden "malın ve paranın fazlası"nı dağıtmak her insanın dini görevidir. Buna dinde infak deniyor.

Sosyalizmde öngörülen sınıfların yıkılması, adaletsizliğin kalkması, ekonomik, sosyal ve siyasal eşitlik. Devletin değil, halkın ön planda olduğu bir sistem; sosyalizmin olduğu kadar İslam'ın da sunduğu sistemdir. Bu yüzden sosyalizm, İslam'a en yakın siyasi ideolojidir.

Peki halkını sömürmeyen İslam devleti gösterin bana? İslami iktidar gösterin? Yok değil mi... Hepsi kapitalist. Hepsi halkını sömürmekle görevli. Hepsi Allah'ı ağzından düşürmüyor, hepsi "alkol, zina" yasakları ile dini duyguları sömürüp, göz boyuyor.

Bu İslam'ın değil, müslümanım diyenlerin eksiği; yanlış anlaşılmasın. Sosyalizm ve komünizm de kağıt üzerinde mantıklı olsa da uygulamada ne yazık ki öyle olamadı. Halkların umudu olamadı. Bu yüzden yeni bir dünya, yeni bir anlayış, yeni bir başlangıç gerekiyor. Bu da halkların kardeşliği, ezilenlerin güç birliği ve baş kaldırısı ile mümkün.

Muhafazakarların mülkiyet yarışına girdiği dönemimizde, İslam'ın sosyal yönü tam anlamı ile ortadan kaldırılmıştır. Bunun tarihsel sürecinde değerlendirirsek, Emeviler dönemine, Muaviye'nin dini nasıl çıkarları için kullandığına ve şekillendirdiğine, uydurulan hadislere, müslümanların nasıl vaazlarla köreltiği ve köleleştirildiğine ya da bugünkü Diyanet'in nasıl muktedir iktidarların yanında bulunduğuna değinebiliriz. Ancak konuyu uzatmak ve dağıtmak istemiyorum. Biraz araştırırsınız. Belki ben başka bir yazıda bu konuya da değinirim.

Son günlerin konusu alkol yasakları üzerinden örneklendirelim konuyu. Ne diyor Erdoğan? "Kafa kıyak nesil istemiyoruz." Alt metni yine din.
E faizi kaldır hadi? YOOOK olmaz.
Fahiş deli dumrul vergilerini kaldır? YOOOK olmaz.
Parasız eğitimin önünü aç? YOOOK olmaz.
Şans oyunlarını kaldır? YOOOK olmaz.
Yandaşa milyonlar, yandaşa ihaleler, yandaşa villalar... Muhalife vergiler, cezalar, komplolar, TMSF'ler...

Uludere kimin işi?
Reyhanlı'yı kim bombaladı?

Allah kitap diyenler değil mi bu soruların ve sorunların muhattabı?

Bugün Suriye'de silahlı muhaliflerin öldürüldüğü için Esad'a katil diyen Erdoğan, Uludere'de silahsız sivillerin öldürülmesine ne diyor? Esad da ona katil dese, kim ne cevap verecek? Ya da Uludere yüzünden birileri silahlanıp devleti yıkmaya çalışsa, Erdoğan istifa mı edecek yoksa silahlı güçleri ile onlara karşılık verecek mi? Karşılık verecekse yine katil olmayacak mı? Allah, Erdoğan'a inisiyatif mi gösterecek? Bilmediğimiz emirler mi geliyor yoksa bu adamlara.

İşçinin, iş elbisesiyle parasını AVM'den çekemediği bir ülke burası. Adalet yok. İşçinin-emekçinin hor görüldüğü bir ülke... Dilinden düşürmedikleri Allah böyle mi emrediyor bu beyefendilere?

Bugün 2012'nin vergi rekortmenleri açıklandı. Şu listeye bakın:

1. Garanti Bankası
2. İş Bankası
3. Akbank
4. Ziraat Bankası
5. Halkbank
6. Yapı Kredi
7. TCMB
8. Türk Telekom
9. Vakıfbank
10. Turkcell
11. Finansbank
12. Denizbank
13. TEB
14. Tüpraş
15. TEİAŞ

Bunlar övünç kaynağı olarak aktarılıyor bizlere. "Bakın kasamıza ne kadar vergi veriyorlar bla bla" diyerekten. Sanki kazanmadan veriyormuş gibi. Türkiye'nin parasını kimler yiyor buna bakın. İlk 15'te 10 banka var. Artık eski kölelik düzeni yok, halk, borçlandırılarak köleleştiriliyor.

Arada da bankalarla kavga ediyormuş gibi davranmıyorlar mı? Çay kaşığı ile alıp, kepçe ile veriyorlar bankalara. Yurttaşları bankaların kanlı ellerine teslim ediyorlar.

Size Allah'ınız bunu mu emrediyor?

Önümüzdeki dönemde türban konusu ısıtılıp önümüze koyulacak. Yeni seçimlere böyle gireceğiz. Belki yeni anayasa türban ve özgürlükler kapsamında önümüze sunulacak. Kamuda başörtüsü serbestisi ya da başörtülü milletvekili iyi bir din sömürüsü olacaktır. Tıpkı geçtiğimiz referandumda nasıl "darbecileri yargılayacağız" jelatini ile önümüze yargıyı ele geçirme paketi sunulduysa, bu kez de "türban ve özgürlükler" jelatini ile terör örgütü yandaşlarının özgürlüğü ve belki de federasyonun önünü açan yasalar önümüze gelecek. Bu benim öngörüm. Haklı çıkacağımı düşünüyorum.

Hiçbir şeyi mantığı devredışı bırakacak şekilde çok sevmemek gerekiyor. Çünkü bir şeyi fazla seversen, senin ilahın o olur. Parayı çok seversen, senin ilahın o olur. Yaşamını, inancını, doğrunu-yanlışını... Her şeyini paraya göre şekillendirirsin. İşte Türkiye'de siyasal İslamcıların ve onları peşinde sürükleyen kitlenin düştüğü hata bu. Biraz ağır olacak ama Türkiye'de gittikçe artan yeni bir din var: ŞİRK DİNİ. Bu konu ile ilgili de bir yazım vardı; okumanızı tavsiye ederim: http://rockymarlboro.blogspot.com/2012/12/tevhid-dini-vs-sirk-dini-dincilere.html


ÖZELLEŞTİRME KONUSU

2002-2013 yılları arasında AKP'nin özelleştirme (peşkeş çekme) politikası muhalefetin her zaman hedefinde oldu. Muktedir iktidarın, bu konuda kendisini yalanlarla savunmalarına diyecek sözümüz yok. Kendi savunmayacak olsa, zaten yapmazdı. Ancak 11 yıllık süreçte özelleştirmelere destek çıkan büyük bir halk kitlesi türedi. Bu kitle en başta küçük olsa da, yavaş yavaş birbirini doldurarak genişlemeye başladı. Özelleştirmeleri sahiplenmeye, örnek olarak Amerika'yı Avrupa'yı göstermeye başladı. Bu da son dönemin en komik olaylarından biridir. İktidar ne zaman özgürlüklerle ilgili bir kısıtlama getirse, hemen dünyanın bir ülkesinden örnek bularak kendisini aklamaya çalışıyor. Sanki tüm ülkelerden özgürlük, refah saçılıyor dünyaya, bir tek biz kötüyüz anasını satayım. Neyse...

Şimdi bu özelleştirmeyle övünen gavatlar, bir yandan da yine referansı din olanlar. Metroda öpüşecekmiş deyyuslar din elden gidiyor böğhüüü diye anıran gavatlar var ya. He işte bunlar özelleştirmeyi de çok seviyor.

Sana dini sadece "abdest nasıl alınır, namaz kılarken el ve ayak nasıl durur" gibi şekilci kafayla anlatan hocalarının sakalına tüküreyim ben.

Sana Bedir savaşını "O ne mübarek bir savaştır, şu kadar kişiydik, bu kadar kişiye karşı savaştık Allaaah Allaaahh tey teyyy" nidalarıyla anlatan hocanın takunyasına sıçayım ben.

İSLAM KAMULAŞTIRMAYI EMREDER!

Çünkü İslam'da özel mülkiyet yoktur. Mülk Allah'ındır, Allah'ın dünyaya indirdiği her şey de kamunundur. Belirli sınıfların değil, tüm insanlığındır.

Bedir savaşını anlamayan biri, İslam'ın adaletini bilemez. Devrimci ruhunu anlayamaz. Hz. Muhammed'in en büyük devrimci olduğunu algılayamaz...

Bedir savaşı, Müslümanların Medine'ye hicretinden hemen sonra Mekke'de kalan mallarının çalınması/yağmalanması üzerine gerçekleşmiştir. Yani gasp edilen hakkı, geri almak için. Çalınan mallar Şam kervanında satılıyordu. Yani pahalı mallardı ancak Medine'ye hicret eden müslümanların neredeyse hepsi fakirdi/köleydi. Yani Şam kervanında satılacak malları o-la-maz-dı! Ancak Bedir savaşı ile gasp edilen malların geri alınması sonrasında tüm mülk topluma dağıtılmıştır. Yani yüzde olarak küçük olan müslüman bir kesimin gasp edilen malı/mülkü hırsızdan alınıp, fakire dağıtılmıştır. YANİ KAMULAŞTIRILMIŞTIR.

İster Robin Hood'luk deyin ister başka bir şey. Zenginden alıp fakire vermek şarttır. Bunu devlet yapacaksa, da zenginden alıp kasasına atmayacak; yine halka dağıtacaktır. Yani Osmanlı'daki cizye sistemi, İslam'a uygundu ancak gayrimüslimlerden alınıp halka dağıtılmıyor, saraylarda ve padişahların özel işlerinde adeta israf ediliyordu. Bu açıdan büyük bir yanılgıya düşülmüştü.

İslam'da kenz haramdır. Kenz nedir? Kelime anlamı ile süpürmektir. Yani kendine doğru süpürmektir. Yani malı/mülkü biriktirmektir, özel mülkiyettir, zenginleşmedir.

Bizim toplumumuzda farzlar belirli kalıplara indirgenmiş. Namaz kılmaz farzdır. Neden? Çünkü Allah "namaz kıl" demiştir. Olaya biraz şöyle bakmak gerekiyor, günah kavramı, bir şeyi yasaklarken bir şeyi de farz haline getirmektir. Yani dedikodu yapmak günahsa, bunun tam zıttı olan dedikodu yapmamak da farzdır. Ya da kenz haramsa, infak (yaşamın için yeterli olandan arta kalan malı dağıtmak/vermek/paylaşmak) farzdır.

Şunu unutmayın, birileri zenginleşiyorsa emin olun ki dünyanın bir yerinde birileri de fakirleşiyorduk. Eşit bölüşümün olmadığı bir dünya, adalete uzaklaşmaktadır.

İlginç bir ayet vereceğim size:

Ey iman sahipleri! Şu bir gerçek ki, hahamlardan ve rahiplerden birçoğu halkın mallarını uydurma yollarla tıkabasa yerler ve Allah'ın yolundan geri çevirirler. Altını ve gümüşü depolayıp da onları Allah yolunda harcamayanlara korkunç bir azap muştula.
Gün olur, cehennem ateşinde onların üzerine lav dökülür de bununla onların alınları, böğürleri, sırtları dağlanır: "İşte egolarınız için yığdıklarınız. Hadi tadın biriktirmiş olduklarınızı!(kenz ettiklerinizi)" (Tevbe 34, 35)

Bu ayetler, din sömürüsünü, din ile zengin olanların ürkütücü sonunu bizlere gösteriyor. Yani bugün dinci dediğimiz, siyasal ve muktedir İslamcılardan Kur'an böyle bahsediyor.

"Haham ve rahip diyor, hacı/hoca/hafız demiyor" diye salakça bir savunma yapmayın, ağzınızı tekmelerim.

O Allah ki, göklerin ve yerin mülkü kendisinindir. Allah her şeye tanıktır. (Büruc 9)
Vay haline Hümeze ve Lümezenin, O ki mal biriktirip sayar (Humeze Suresi 1, 2)
Hani, Lukman, oğluna öğüt vererek şöyle demişti: "Oğulcuğum, Allah'a ortak koşma! Çünkü Allah'a ortak koşmak, gerçekten büyük bir zulümdür." (Lokman 13)

Bu ayetlerin özetini size söyleyeyim mi? Mülk Allah'ındır. Allah'ın olan şeyleri, Allah'ın istediği gibi kullanmaz, kendinizin sanıp, biriktirmeye başlarsanız, ilahınız o biriktirdiğiniz şeyler olur ve bu da şirktir.

Üzgünüm, şirkin içerisinde bir İslam yaşanıyor bu ülkede...

Kapitalizmle ve artık ne yazık ki emperyalizmle bile kol kola girmiş bir İslam anlayışı hakim Türkiye'ye.

Şimdi oturup düşünün, o küfrettiğiniz sosyalizm bile İslam'a sizin düşüncenizden nasıl daha yakın olabilir diye...

Ve takip edin bu uyutulmuş İslam'dan uzaklaşmaya çalışan Devrimci Müslümanları, Antikapitalist Müslümanları!..


1 yorum:

  1. Fikirlerine , fikirlerini güzel yansıtmana sağlık arkadaş.insanlar küçük bilgilerle olmayan beyinlerini yormayarak rahatça yaşama derdinde.tek derdi patrona nasıl bir kapak yaparım , otobüsteki şu kızı nasıl kendime çekerim , nasıl milletin gözünde gözde olurum gibi söylemlerle hayatlarını kısır döngüde tamamlayıp geberiyorlar.Ama hiçbirisi de çıkıp demiyor arkadaş bu bankaların bizden aldıkları cart parası curt parasının bir belgesi var mı bir dayanağı var mı yoksa kendi kafalarına göre kanun mu uyduruyorlar demiyor...Bu yakılan ormanlar , Tarihi Eserler garlar üzerinden belirli bir süre geçip olay soğuduğu vakit neden AVM oluyor Hilton otel zincirine yeni bir yer oluyor demiyorlar.Onlar için hayat basit örnek aldıkları feyz aldıkları abileri babaları veya sanatçılar her kimse artık kimin tarafını tutuyor ve güzelce pazarlıyor o tarafı işte bu yetişecek yetişen insanlar da bunların yolunda katlanarak çığ gibi büyümeye başlıyorlar.Söyleyecek milyar tane şey var aslında ama işin en ilginci hangi ülke olursa olsun muhalefet söz konusu olunca insanlar ciddiye almıyorlar o ülkelerin başındaki hükümetler Nazilerden beter propagandalarla muhalefeti çürütüyor halk gözünde küçük düşürüyor.Lan herif daha bugün 2 ayyaş diyerekten Tüm TÜRKİYEYE GÖSTERDİ NE OLDUĞUNU NASIL BİRİSİ OLDUĞUNU LAKİN KİMSE BİR SUÇLAMADA BULUNAMADI GÖRDÜĞÜM KADARIYLA SADECE SORUYOR HERKES ECEBE ATAMIZA MI LAF SÖYLÜYORSUN ? DİYEREKTEN kusura bakma baya sinirlendim artık bu kadar aptallığı göz göre göre katlanmak zulüm bana

    YanıtlaSil